Güzellik Sır Olmaktan Çıkıyor

Vücudumuzun en çok ihmal ettiğimiz yerlerinden biri hiç şüphesiz ayaklardır. Saatlerce aynı ayakkabının içerisinde kalan ve oradan oraya üzerinde onlarca kilo taşıyan ayaklar sizce de iyi bir bakımı hak etmiyor mu? Bakımsız ayakların en temel sorunları topuk çatlakları, tırnak batmaları ve ayak şişmeleridir. Bu sorunları aşmak elbette mümkün.

Ayakkabı seçerken dar ayakkabı tercih etmek yerine, yumuşak ve ayağın şeklini alabilen ayakkabıları tercih etmek gerekir. Bu sayede hem nasır oluşması önlenir hem de ayak şişmelerinin önüne geçilir. Topuktaki çatlakları gidermenin yolu ise ponza taşıdır. Banyo esnasında su ile iyice yumuşamış olan topuklarınızı ponza taşıyla ovun. Banyodan çıktıktan sonra da ayaklarınızı aroma terapi yağları ile ovun. Bu sayede ölü derilerden ve çatlaklardan kurtulmuş olacaksınız.

Eğer kepek probleminiz varsa bunu da çeşitli uygulamalarla aşmak mümkün. Sürekli şampuan değiştirmek kepeğe sebep olabilir. Kepek önleyici şampuanlar kullanmak sonuç vermiyorsa o zaman duş alırken durulama suyunuza 1 çay bardağı sirke ekleyebilirsiniz. Sirke hem saçınızı parlatacak hem de kepek sorununuzu hafifletecektir. Saç bakım yağlarından güzel bir karışım yaparak her hafta saçınıza maske uygulaması yapmak da saç derinize ve saç köklerinize iyi gelecektir.

Sivilce sorunuz varsa öncelikle cildiyeye gitmenizi öneririz. Cilt doktorunuzun önerdiği eczane ürünü yüz yıkama jellerinin çok faydalı olduğunu göreceksiniz. Yalnız yüz yıkama jelini günde iki kereden fazla kullanmamalısınız. Cildin ph dengesini koruyabilmesi için aşırı derecede yüzünüzü yıkamaktan vazgeçin. Sabah ve akşam düzenli olarak yüzünüzü yüz yıkama jeli ile temizleyin. Cildinize bilmediğiniz kremleri asla sürmeyin. Gün içinde bolca su tüketerek cildinizin nem dengesini koruyun. Yaz aylarında güneşin yıpratıcı etkisinden korunmak için mutlaka güneş kreminizi çantanızda taşıyın.

Güzellik bir sır değildir. Kendinize zaman ayırarak güzelliğinize güzellik katabilirsiniz. Çünkü siz buna değersiniz.

Güzellik Başa Bela

"Analar tahtını yaparmış bahtını değil" sözü ne kadar da doğru yahu! Cidden de anneciklerimizin sahip olduğu güçler arasında baht yapma ancak bir noktaya kadar yetişiyor. Sonrası kader, kısmet ve tabii bizim akıllı ya da şapşal davranışlarımızın birer sonucu.

Biri taht mı dedi?

"Allah çirkin şansı versin" de en az onun kadar geçerliliğini koruyan bir laf. Tamam güzellik göreceli bir kavram elbette ama şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, bazı durumlar var ki ortak bir yargıya varmak kaçınılmaz oluyor. Fiziksel olarak hatta sadece o mu ruhsal ve psikolojik olarak da her yanı çepeçevre çirkin olan bazı insanlar var ki, aman yarebbim o nasıl bir bahttır öyle! En yakışıklı çocuğu / en güzel kızı kaparlar, en iyi şirketlerde pek bir şey yapmadan sürekli terfi ederler, evlerinin mutfağı muhtemelen benim stüdyo dairemden bile geniş bir alana sahiptir. 

İnternette "baht" diye yazınca çıkan görsele bak. 

Daha baştan kaybetmişiz a dostlar!

Şimdi böyle yazınca fark ettim de ne acınası bir hayatım varmış meğer, gözümden istemsizce süzülen damlaların açıklaması başka nasıl yapılabilir ki? Kişisel gelişim uzmanlarının yükselişte olduğu modern çağımızda, belki önerdikleri yöntemler işime yarayabilir diye ne kitaplar okudum bir bilsen! Ama kitapları kendi paramla alabilecek ekonomik refaha (!) bile kavuşamadım. Eş dosttan ödünç alarak, halk kütüphanesinin raflarını aşındırarak okumalara doyamadığım bu kitaplar hakkında sınavlar yapılsa emin ol, tam puan almayı bırak, tüm bonusları kanaatleri toplar tarihe geçerdim. Hepsinden de daha iyi bir kişisel gelişimci olurdum, hatta olurum; bak ben bunu bir düşüneyim.