"Yıllar boyunca hep liderlik özelliğimle övündüm durdum. Bir
grup olduğunda hep önde, hep atılgan olan kişiliktim. Bir karar mı verilecek,
demokratik yollarla tartışıldıktan sonra nihai kararı ben verirdim.
Organizasyon mu yapılıyor, hemen öne çıkıp her şeyi planlardım. Her grubun
başı, her ortamın hakimiydim. Bir grupta bir sıkıntı çıktığında, bir şey
istendiğinde, bir plan ortaya atıldığında "Tamam, hallederiz" diyen
kişiydim.
Okul bittikten sonra kurumsal bir firmada işe başladım.
Organizasyon yeteneğim ve atılganlığımla kısa sürede yükseldim ve yönetici
oldum. Bu pozisyona yükselmeden önce, bu pozisyonun gerektirdiği her şeyi
yapıyordum zaten. Dolayısıyla hiç zorlanmadım yöneticiliğe uyum sağlamakta.
Hemen pozisyonumun gerektirdiği duruşu edinip tavrımı oluşturdum. Yöneticilik eğitimi de alıp donanımımı yükselttim. Yönetim eğitimi almanın gazıyla daha da
atılganlaştım. Her konuda kontrol yapıyor, her yapılan işin en ufak ayrıntısına
kadar hakim olmaya çalışıyordum.
30 yılım böyle geçti. 30 yılın sonunda emekli oldum. Bugün,
apartman yöneticiliğinin getirdiği tüm sorumlulukları layıkıyla yerine getirip
apartmanımızı nizam içine sokuyorum. Yani, yöneticiliği hala bırakamadım.
Anladım ki, ben yönetmek için doğmuşum."